2017 yılı boyunca mimarlık ve şehir tasarımı haberlerini inceleyen Fast Co Design, geleceğin kentsel tasarımını şekillendirmesi beklenen yedi trendi ortaya koydu.
Şehirler her zaman evrimleşen yapılar olmuştur fakat günümüzün sosyal, çevresel ve teknolojik güçleri bu evrimi çok daha değişken ve belirsiz hale getiriyor. Gelir eşitsizliği şehir ve banliyö nüfusunu çarpıklaştırıyor. İklim değişikliği şehirlerin daha dirençli bir tasarıma bürünmesi gerektiğine dair tehlike çanları çalıyor. 2017 yılı boyunca mimarlık ve şehir tasarımı haberlerini inceleyen Fast Co Design, geleceğin kentsel tasarımını şekillendirmesi beklenen yedi trendi ortaya koydu.
Algoritmik tasarım şehirleri ve banliyöyü yeniden kuracak
Tıptan medyaya, seçimlerden polis faaliyetlerine kadar her şeyi şekillendiren algoritmalar şehir anlayışımızı ve tasarımımızı da değiştiriyor. MIT’de çalışan araştırmacılar kentsel yeniden canlandırmanın sebepleri gibi konulardaki şehircilik teorilerini çürütmek veya kuvvetlendirmek için yapay zeka kullanıyor. New York merkezli Topos gibi girişimler şehirlerle ilgili verileri analiz etmek ve şehir özellikleri hakkında daha detaylı bilgi edinmek için yapay zeka kullanıyor. Bu yeni analitik araçlarının şehirlere dair daha ayrıntılı bilgiler sunması ve daha iyi tasarım çözümleri oluşturması ümit ediliyor.
Mimarlar, akıllara durgunluk verecek derecede karmaşık yapılardan prefabrik evler üretmeye kadar birçok alanda yapay zekanın ortaya koyduğu yeni imkanları değerlendirmeye başladı bile.
Otonom araçlar yolları yeniden inşa edecek
Geçtiğimiz yılın teknoloji sohbetlerinin önemli bir kısmını sürücüsüz araçlar oluşturdu. Küçük ve büyük ölçekli otomobil üreticileri, bu deneysel kategoride yeni ürünler geliştirmek ve daha az trafik sıkışıklığı, daha az kirlilik ve daha hızlı ulaşım gibi çeşitli olumlu yönlerden faydalanmamızı sağlamak için birbirleriyle yarıştı.
Şehirler için bu alanda ortaya çıkacak olası sonuçlar hem heyecan verici hem de belirsiz. Bazı şehir teorisyenleri karanın tamamen araçlardan alınarak yayalara verileceği bir gelecek hayal ediyor. Lyft gibi şirketler sürücüsüz araçların trafiği azaltma potansiyelini yere göğe koyamayanlar arasında yer alıyor. 3M adlı şirket yeni akıllı yol sistemleri üzerinde çalışıyor. Öte yandan, bütün bu gelişmelerin bugün yaşanan trafik sıkışıklığını ortadan kaldırması garanti değil.
Çok kuşaklı yerleşim yaygınlaşacak
ABD’de iki veya daha fazla yetişkin jenerasyonun bir arada yaşadığı 60 milyondan fazla çok kuşaklı ev mevcut. Şehirde yaşayan göçmen nüfusun artmasıyla hem imkansızlıklardan hem de yaşam tarzı seçimlerinden ötürü bu rakamın artması bekleniyor. Boston merkezli bir girişim olan Nesterly çok kuşaklı yerleşim trendinin önemli sembollerinden biri sayılabilir. Ev kiralama platformu, tıpkı Airbnb gibi fazla odası olan ev sahiplerini ucuz konaklama seçenekleri arayan kişilerle buluşturuyor.
Bu esnada evlerin mimarisi de değişiyor. Austin Maynard Architects’in sunduğu esnek tasarım, genç çocuklar, yetişkinler ve yaşlılardan oluşan büyük bir ailenin bir arada bulunabileceği bir yaşam alanı oluşturuyor.
Butik kentçilik değer kaybediyor
Şehirler, milyonerlerin desteklediği parkların olumsuz ve uzun süreli etkileri hakkında daha ciddi şekilde düşünmeye başlamış durumda. New York’ta yer alan High Line Parkı‘nın kurucuları bile gelecekte yapılacak kamu-özel şehircilik projelerinin kamu yararının artırılması için çalışıyor. Ayrıca fonlama görüşmelerinin nasıl yapılacağı, kamu programlarının nasıl oluşturulacağı gibi konularda bilgi paylaşması için taban örgütlerine yardım etmek üzere High Line Network kuruldu. Bu girişimlerin gelecekte daha adil bir kamusal alan oluşturulmasına katkı sağlaması bekleniyor.
Artırılmış gerçeklik kamusal alana girecek
Artırılmış gerçeklik teknolojisinin zamanla çok daha yaygın hale gelmesi bekleniyor. 2017’de Pokemon Go’nun geliştiricileri Knight Foundation ile iş birliği kurarak topluluklardaki sivil katılımını artırmayı hedefledi. Snapchat de halka açık alanlara sanal objeler yerleştirerek artırılmış gerçekliğin ‘kamusal’ bağlamda kullanılıp kullanılmaması gerektiğine dair sorulara neden oldu. Yaşamlarımız ve etkileşimlerimiz dijital alana daha fazla kaydıkça fiziksel alanı kullanma şeklimiz de öyle olacak gibi duruyor.
Kurumsal kampüsler 20. yüzyıl köklerinden kurtulacak
Silikon Vadisi, içinde yaşadığımız dünyanın en yenilikçi teknolojilerinden ve bilimsel gelişmelerinden sorumlu fakat bu şirketlerin çoğu 20. yüzyılın şehirden ve içinde bulundukları topluluktan uzak kurumsal kampüslerinde sıkışıp kalmış durumda. Bu da San Francisco’nun Körfez Bölgesi’nde özellikle de trafik sıkışıklığı anlamında olumsuz bir dalgalanma etkisi yaratıyor. Otomotiv ulaşımı alternatifi az olduğu için çalışanlar işe giderken kendi araçlarını veya kurum otobüslerini kullanmak zorunda kalıyor. Çalışanların iş yerleri genellikle evlerinden uzakta olduğu için belirli saatlerde trafik sıkışıklığı yaşanıyor ve bu da konut piyasasını düzensizliğe sürüklüyor.
Teknoloji şirketleri, canlı yerleşim yerleri oluşturmayı amaçlayan tasarımlar uğruna izole kampüs modelini yeniden şekillendirmeyi düşünüyor. Örneğin Box adlı şirket genel merkezini Redwood City’deki bir Caltrain istasyonun üzerine kurmayı planlıyor. Facebook, OMA ile görüşerek çalışanlarının Menlo Park’a yakın yaşamasını sağlamak için ‘çok amaçlı bir köy’ kurulması için çalışma başlattı.
Su, şehirlerin geleceğini şekillendirecek
2017’de yaşanan kasırgalar son derece tahrip ediciydi. Kötü şehir tasarımları kasırgaların etkilerini bazı şehirler için çok daha kötü hale getirdi. New York City, başkent projelerinin kötü hava şartlarına dayanıklı olarak şekilde tasarlanması için çalışıyor. Şehirlerimizin geleceğinde suyun belirleyici faktör olacağı, tasarımcıların sağlığımız ve güvenliğimiz için bu gerçeği göz önünde bulundurması gerektiği gayet açık.
Bade İnanç
Kaynak: Fast Company Design
https://www.dunyahalleri.com/gelecegin-kentsel-tasarimini-sekillendirecek-7-trend/